Hayati bir öneme sahip gıda maddemiz tuz… Deniz tuzu, Himalaya tuzu, kaya tuzu, rafine tuz olmak üzere pek çok çeşidi bulunur. Sodyum (Na) ve klor (Cl) elementlerinin birleşimiyle oluşur. Bedenimiz için alınması gereken elzem mineraller olduğu gibi, bu elementlerin eksikliği de hastalıklara yol açabilir. Bununla birlikte fazla tuz tüketiminin neden olduğu hastalıklarda mevcuttur.

Gıdaların dayandırılmasında da tuzdan çokça faydalanılmaktadır. Turşu, peynir, salamura ürünler, pastırma, ev tipi salçalar, zeytin ise bunlardan bazılarıdır.

Tuz Çeşitleri

Türk Gıda Kodeksi Tuz Tebliği’ne göre tuz:

  • Çıkarıldığı kaynağa göre; kaya tuzu, deniz tuzu, göl tuzu ve yer altı kaynak tuzu
  • Tüketimine göre ise gıda sanayi tuzu, sofra tuzu, işlenmiş tuz, sofrada öğütme tuz ve iri salamura tuz

şeklinde sınıflandırılmaktadır. Ayrıca, Tuz Tebliği’nde yer almayan Himalaya tuzu, bambu tuzu ve diğer tuzlar da tüketilmektedir.

Kaya Tuzu

Organik ve doğal beslenmeye olan talebin artması kaya tuzu kullanımının artmasını da beraberinde doğurmuştur. Yapılan araştırmalarla kaya tuzunun sodyum ve klor emiliminin yeterli düzeyde olduğu ancak sağlık açısından risk oluşturabilecek ağır metalleri de içerebileceği sonucuna varılmıştır.

Deniz Tuzu

Bu tuz türü ise deniz suyunun derin olmayan kaplara konması ve kurutularak bünyesindeki tuzun kristalleşmesiyle elde edilir. Deniz tuzunun sahip olduğu uçucu organik bileşikler ise kurutma esnasında tuzda kalır. Kaya tuzunda olduğu gibi son zamanlarda popülerliği artmıştır.

Himalaya Tuzu

Son zamanlarda sıklıkla karşımıza çıkan bir başka tuz çeşidi ise Himalaya tuzu. Pakistan’ın Khewra tuz madeninden çıkarılan Himalaya tuzu pembe, beyaz ve kırmızı renklere sahiptir. %99’u saf NaCl olmakla birlikte geriye kalan kısım kalsiyum, magnezyum, potasyum, sülfat ve diğer iz elementleri (demir, çinko, kurşun vb.) içermektedir. Himalaya tuzunun sağlık üzerine yapılmış çalışmaları ise sınırlıdır.

Sofra Tuzu

Göl, kaya ve deniz tuzlarının insan tüketimine uygun, kontrol altında üretilmesidir. İstenilen parçacık büyüklüğüne göre öğütülen tuzlar iyot ilavesi ile piyasaya sürülür. Türk Gıda Kodeksi ’ne göre işlenmiş sofra tuzu yıkanmadan ve rafine edilmeden tüketime sunulamaz.

Tuz ve Sağlık

Sodyum elementi kasların çalışmasından tutun da, beyin ve sinir fonksiyonlarının düzgün bir şekilde yerine getirilmesi, bedenimizdeki asit-baz dengesinin sağlanması ve kan basınıcının düzenlenmesi gibi pek çok hayati fonksiyona sahip bir elementtir. Vücuda yeteri kadar alınması gereken tuz miktarı 5 g/gün olarak belirlenmiştir. Fazla tuz tüketimi sonucu hipertansiyon, kardiyovasküler (kalp damar) hastalıklar, kanser, osteoporoz (kemik erimesi), obezite, böbrek hastalıkları, multiplskleroz (MS), akciğer inflamasyonu, katarakt ve diğer hastalıklar arasında ilişki olduğu yapılan çalışmalarla gösterilmiştir.

Tuz hayati önemi olan bir madde olmakla birlikte popülerliği artan kaya tuzu, Himalaya tuzu, deniz tuzu vb. de sofra tuzu ile aynı oranda NaCl içermektedir. Dolayısıyla bu tuzlar bilinenin aksine ilave fayda içermemekle birlikte aşırı kullanım sonucu vücutta yarattığı etkiler sofra tuzu ile aynıdır. Aşırı tuz kullanımıyla ortaya çıkan hastalıklar görüldüğü üzere hayati öneme sahiptir. Tuz tüketimine ve sağlığımıza dikkat ettiğimiz güzel günler olması dileğiyle.

KAYNAKLAR

Öztürk, R. İ., & Garipağaoğlu, M. (2018). Tuz Tüketimi ve Sağlık.

https://www.drozdogan.com/himalaya-tuzu-nedir-etkileri-yanlis-bilinenler-ve-saglik-riskleri/

 

Yazar Hakkında

Hilal KÖKLÜ

Merhaba ben Hilal KÖKLÜ. 1999 yılında Konya'da doğdum. 2021 yılında Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü'nden mezun oldum. Stajımı lokum imalatı üzerine çalışan bir fabrikada, kalite kontrol, laboratuvar ve üretim bölümlerinde görev alarak gerçekleştirdim. Öğrenmeyi ve öğretmeyi sevmekle birlikte yanlış bilinen bilgileri çürütme ve insanları aydınlatma çabası içerindeyim. Bu siteye güzel katkılarım olacağını düşünüyorum.

Tüm İçerikleri Görüntüle